İŞ MAKİNELERİ SEKTÖRÜ DEPREM İÇİN KENETLENDİ |
|
İMDER Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Akgün:
“İş Makineleri Sektörü Deprem İçin Kenetlendi”
Ülkemizde 43 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş depreminin hemen ardından iş makineleri sektörü tek yürek oldu. Yöneticisinden operatörüne kadar sektörün her ferdi arama-kurtarma çalışmaları kapsamında elinden geleni yaptı. Bu hızlı koordinasyonun arkasında ise İMDER ve İSDER vardı.
Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan ve 11 ilimizi vuran depremle birlikte hem Türkiye seferber oldu hem de yurt dışından çok sayıda destek yağdı. İş ve inşaat makineleri sektörü ise depremle birlikte arama-kurtarma çalışmalarında kilit rolü üstlendi. Başta vinç ve ekskavatör olmak üzere her markadan birçok tonajda iş makinesi, deprem illerinde görev yaptı. Makine sektörünün önemli şirketleri, yöneticileri, saha çalışanları, iş makinesi müşterileri, uyumlu bir koordinasyon ve imkân elverdiğince yoğun bir iletişimle gayret sarfetti. Çok sayıda operatör enkaz altındaki insanları kurtarmak için canını dişine takarak çalıştı.
Tüm bu hızlı aksiyonun alınmasını sağlayan ve iyi bir koordinasyonla ekiplerin yönetilmesine öncülük eden ise Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) ile İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İSDER) oldu. Biz de süreci en başından sıkıca takip edip tecrübesiyle gerekli yönlendirmeleri yapan İMDER Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Akgün’ü ziyaret ederek kendisinden bu çok zorlu ve hummalı süreci dinledik.
11 ilimizi yakından etkileyen depremin ardından geldiğimiz noktada duygu ve düşüncelerinizle röportajımıza başlayalım isteriz.
Öncelikle yaşadığımız afette hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum, yaralarımızın en hızlı şekilde el birliğiyle sarılmasını temenni ediyorum. Bu deprem bize hızlıca koordine olarak çabuk hareket etmemiz gerekliliğini bir kez daha gösterdi. Biz de üzerimize düşeni yapmaya çalıştık ve yapmaya devam ediyoruz.
“Sektör olarak birlikte hareket ederek hem zamandan kazandık hem de tek bir merkezden hareket etmiş olduk”
Büyük bir yıkımla sonuçlanan ve birçok insanımızın hayatını kaybettiği depremde, iş makineleri temsilcileri olarak hangi görevleri üstlendiniz?
Sektör olarak depremin ardından çok hızlı bir şekilde koordinasyonumuzu sağladık. Elimizdeki makine envanterini çıkarmaya çalıştık ve depremin ilk günü 50 makinemizi gönderime ve kullanıma hazır ettik. Ardından da kaç adet makinemiz hazırsa ivedi şekilde sevkiyatlara başladık. Bu hazırlıklar esnasında geçmişten günümüze giderek kuvvetlenen ilişkiler yumağına sahip olduğumuz İSDER ile koordineli bir şekilde çalıştık.
Ayrıca üyemiz olan OSBÜK Başkanı Sayın Memiş KÜTÜKCÜ (kendisi aynı zamanda Hidrokon firmasının da sahibidir)’nün koordinasyonunda, Platformder’in de desteğiyle de gereken iletişimi sağladık. Kendileri de 200’ün üzerinde vincin iletimini sağladı. Dolayısıyla sektör olarak birlikte hareket ederek hem zamandan kazandık hem de tek bir merkezden hareket etmiş olduk. Oluşturduğumuz WhatsApp gruplarıyla ilgili ekiplerimizi yönettik. Bu kapsamda üyelerimizle iletişime geçerek deprem bölgeleri ve çevresindeki müşterilerinin de harekete geçmelerini sağladık.
Yeterli miktarda makineye hızlı bir şekilde ulaşabildiniz mi?
BTK’nın (Bilgi Teknolojileri Kurumu) yerli bilişim habitatını geliştirme amacıyla attığı makinelerdeki veri alışverişini sağlayan kontrol üniteleri üzerindeki sim kartın yerli olması zorunluluğu geçiş sürecinde sahadaki birçok makinelerin sinyallerinin kesilmesine dolayısıyla lokasyon takiplerini kaybetmemize neden oldu. Daha önce de dile getirdiğimiz en önemli endişelerimizden biri de bir afet, özellikle deprem anında bu makinelere ulaşımın ivedilikle gerekebileceği ve kesilebilecek sinyallerin bu süreci olumsuz etkileyebileceği yönündeydi, maalesef bu depremde yerli sim kart kullanmayan ve bağlantısı bu nedenle kesilmiş olan makinalardan sinyal alamıyor olmak sahadaki makinaların yerini ve envanterini tespit etmeyi zorlaştırdı.
“Öncelik can kurtarmak olduğu için vinçler en kritik makinelerdir”
Arama-kurtarma çalışmalarının en kritik makineleri hangileri oldu?
Böylesi afetlerde el aletleri dışında bazı makinelerin kullanılması zorunludur. Öncelik can kurtarmak olduğu için vinçler en kritik makinelerdir. 5-6 tona varan ağırlıktaki tavanları el delme makineleri ile hızlıca kıramazsınız. Ancak vinçler kendi durduğu noktadan müdahale edilecek noktadaki kütleyi, uzaklık tanımaksızın düzgün bir biçimde bağlayarak alır ve kenara koyar.
Depremin ilk günü basının beni aramasıyla birlikte vinçlerin hayati önemini vurguladım. Ardından ise ön bomu 30 metreye kadar olan, ucunda döner makaslı ataşmanı bulunan yıkım (demolition) ekskavatörlerinden yararlanmak gerekiyor. Ülkemizde bu tipteki ekskavatörlerden yeterli miktarda olsaydı her şey daha farklı olabilirdi ve arama-kurtarma süreci çok daha hızlanırdı. Biz de ülkemizdeki tüm yıkım ekskavatörlerine sahip olanların aranması talimatını verdik. Üçüncü sırada ise standart tip ekskavatörler geliyor. Zaten bizler de üzerimize düşeni yaparak hızlıca ekskavatörleri sevk etmeye çalıştık. Gönüllülerce gönderilen makineler deprem bölgesine girmek için kilometrelerce sıra bekliyordu.
“İyi bir operatör, enkazdan alması gereken yeri milimetrik hareketlerle alır. Ancak yetkin olmayan bir operatör, çektiği duvarla birlikte tüm yapıyı daha da çökertebilir”
Olumsuzluklara rağmen ne kadarlık bir kesimi harekete geçirdiniz?
Bizler manuel olarak elimizden gelen her şeyi yaptık. Hem kendi üyelerimizi hem müşterilerimizi arayarak organize ettik. Nerelerde problemler yaşayabiliriz konusunu hızlıca düşündük ve operatörlere dikkat çektik. Çünkü böyle zamanlarda çok fazla gönüllü olabilir ancak makinelerin profesyonelce kullanılması gerekir. İyi bir operatör, enkazdan alması gereken yeri milimetrik hareketlerle alır. Ancak yetkin olmayan bir operatör, çektiği duvarla birlikte tüm yapıyı daha da çökertebilir. Dolayısıyla makineyi kullanan operatör, can kurtaracağı yerde can almamalı.
Eğer sektörce birlik olunmasaydı sonuçları nasıl olurdu?
İlk hız çok önemliydi ve biz mümkün olan en hızlı kararları aldık. Derneklerdeki ilişkiler böyle olumlu olmasaydı birlik sağlanamazdı. Herkes bağımsız davranır ve bu da hız kaybına neden olurdu. Eşgüdümle hareket sağlanamaz ve tek bir yere birden fazla makine giderdi. Ayrıca tozlu ve dumanlı enkaz ortamlarında çalışıldığı için makinelerin hidrolik sistemleri tıkanabiliyor, hortumları patlıyor. Koordinasyonsuzluk yüzünden makine arızalarına da hızlıca müdahale etme şansından yoksun olurduk. Ancak birkaç yetkiliden oluşan dernekler, afet sonrasında tek ve büyük bir dernek haline geldi, o bölge için kenetlendi.
“Ülkemizde yetersiz olan yıkım ekskavatörlerinin tedarik edilip kayıt altına alınması gerekiyor“
Bir sonraki olası bir depremde hangi önlemleri almalıyız, neler yapabiliriz?
Öncelikle devlet organizasyonuyla koordine olarak derneklerimizin ne kadar etkili faktörler olduğunu gördük. Hızlıca neler yapabileceğimizi gösterdik. Artık bunu bir mutabakat metnine de çevirip hazırlıklarımızı ona göre yürütmemiz gerekiyor. Ardından makine parkının artması, her bina için en az 1 vinç olacak şekilde sayının çoğaltılması önem taşıyor. Ülkemizde yetersiz olan yıkım ekskavatörlerinin tedarik edilip kayıt altına alınması gerekiyor.
Yıkım ekskavatörlerinin yeterli sayıda olması ne kadar önemli?
Deprem sonrasında en öncelikli konu organizasyonun sağlıklı şekilde yürütülmesidir. Hemen ardından ise bir iş makinecisi olarak yıkım ekskavatörlerinin olmasını önemsiyoruz. 1999 yılındaki Marmara depreminde hasar gören binaların kolonlarına halat bağlanıp dozer ile çekildiğine şahit olduk. Bu yüzden çok büyük riskler alındı ve daha fazla yıkım yaşandı. Böyle ilkel metotları gördükten sonra önlemlerin daha fazla alınması gerekiyor. Yıkım ekskavatörleri, aynı tonajdaki standart ekskavatörlerden çok daha pahalı olan makinelerdir. Son depremin ardından acil yıkılacak binalarla ilgili birtakım beyanlar yapılıyor. Oturulamayacak halde olan orta veya ağır hasarlı binaların bir kısmı halen ayakta duruyor. Acil yıkımı gereken bu binalar için yeterli makine kaynağı bulunmuyor. Standart ekskavatörlerle yıkılamayacağı için en üst kata mini ekskavatörler taşınıp kat eksiltmeyle yıkımlar yapılabiliyor. Bu metot, ülkemizde yeterince yıkım ekskavatörü olmadığı için uygulanıyor.
Bu tür ekskavatörlere sayısal olarak kadar ihtiyaç var ve nerelerde yer almalı?
Her ne kadar terzi usulü yıkım ataşmanı üreticiler olsa da, ülkemizde orijinal makinelerden de olması, en az 1.000 adet bulunması gerekiyor. Özellikle Kuzey Anadolu veya Doğu Anadolu fay hattının üzerinde olan her belediyenin elinde bu makinelerden birkaç adet bulundurması gerek. İlaveten merkezi yönetimin bünyesinde de makineler hazır olmalı. Elbette sektörel olarak terzi usulü iş yapanlarla ve ataşman üreticileriyle çalışılıp, standart makinelerin yıkım makinelerine dönüştürüleceği bir yapı da oluşturulabilir.
“Bu depremle birlikte çok daha makineye ihtiyaç olacak”
Deprem, sektörü ve geleceği sizce nasıl etkiledi? İş makineleri sektörü bundan sonra hangi görevleri alacak?
Öncelikle makine ithal ettiğimiz yurt dışı pazarların, Türkiye’ye karşı insani görev bilinciyle yaklaşmaları gerektiğini düşünüyorum. Halihazırda bozuk bir tedarik zinciri vardı ve üyelerimiz istedikleri miktarda makineyi yurt dışından alamıyordu. Artık bu depremle birlikte çok daha makineye ihtiyaç olacak. Önümüzdeki dönemde binalar, yollar, köprüler inşa edilecek. Ayrıca altyapıların kazınması, döşenmesi, taş ve agrega üretimi gibi faktörler söz konusu. Bunun için kaynağa ihtiyaç var. Mevcut kaynağımız ise sadece mevcut işleri yapmakta yeterli olabilir. Bu konuda bütün kaynakları zorlamak önem arz ediyor. Şu anda bizler, ticari olarak hiçbir konuyu önemsemediğimiz bir dönemdeyiz ancak bir yandan da şapkayı önümüze koyup gerçekleri düşünmemiz gerekiyor.
An An İş Makinesi Sektörünün Deprem Sahası Çalışmalarından Tarihe Geçecek Notlar!
Enka Adına İMDER Üyesi
Enka Satın Alma, Lojistik ve İthalat Direktörü
Aytaç Demir
Birçok makinenin online veri akışı kesikti
“2 sene önce BTK daire başkanlığıyla yaptığımız görüşmede olası bir depremin ardından makinelerimizin yerini topluca tespit etmek zorunda kalabileceğimizi ifade ettik. Bağlantı altyapılarının kesilmesi halinde sim kart tabanlı sistemlerde tespitin olamayacağını aktardık. BTK’nın kararıysa; eski makinelerde bağlantı kesilecek şekilde, yeni makinelerdeyse yerli sim karta ve yerli sunucuya sahip olma şartıyla bağlantı vermek yönünde oldu.
Aslında yeni üretim makinelerde zaten bu karara uyacak şekilde yerli sim kartlarla makineleri piyasaya süreceğimiz için eski makinelerin bağlantısının kesilmemesi afet sonrası yer tespiti açısından büyük ölçüde yeterli olacaktı, zira 2 sene öncesine kadar Hatay bölgesinde hangi makine olduğunu web üzerinden takip edebiliyorduk. Ancak yabancı sim kartla veri alışverişi sağlayan firmaların çoğunun sinyalleri kesildiği için, depremde makine sahiplerine kendimiz doğrudan telefonla ulaşmaya çalıştık, bu da zaman kaybına neden oldu.
Günde 20 saate varan çalışmalar yapıldı
Makineler için hem müşteriler operatör sağladı hem de biz çevremizden bildiklerimizi kanalize ettik. İyi bir data oluşturduk. Günde neredeyse 20 saate varan çalışmalar oldu ve operatörler çok yıprandı. Dolayısıyla 12 günlük süreç boyunca AFAD’a 6-7 kez yeni operatör ismi belirtmek durumunda kaldık.
Dernek çatısı altında tek bir organizma gibi hareket edildi
Bölgedeki herkesin kurumsal kimliği ortadan kalktı. Onlarca şirketin çalışanları sanki tek bir yapıymışçasına hareket etti. ENKA olarak benim ekibime başka bir firmanın direktörü talimat veriyordu, ben başka bir markanın ekibine talimat veriyordum. Tüm firmalar birleşerek tam bir uyum içerisinde tek bir firma gibi hareket etti; her iletişim hızlı ve sonuç odaklıydı. Aynı durum satış sonrasında da yaşandı. Her şirket çalışanı birbirlerinin makinesine müdahale etti. Bunu her gün yüzlerce kez yaşadık ve müthiş bir ahenkle çalışıldı. Dernek çatısı altında tek bir organizma gibi hareket etme gücünün karşılığını aldık.
Herkes seferber oldu; her makineye, taşıta yakıt ikmali yapıldı
Her makinenin yanına ilave birkaç varil yakıt koyduk. Ambulans veya başka bir makinenin ihtiyaçları karşılandı, nereye gidildiği gözetilmeksizin ikmaller yapıldı. Gönüllülük esasıyla herkes seferber oldu.
Ekskavatörleri hızlıca yönlendirdik!
Ekskavatör veya başka bir makineye ihtiyaç duyulduğunda hızlı organize olduk. Gelen anonslarla ekskavatör yönlendirmelerini yaptık. Kolonların kesilmesi gerektiğinde ise makaslı yıkım makinelerimizin yetersiz olması sebebiyle zorlandık. Yıkım ekskavatörlerine sadece afetlerde değil, kentsel dönüşümlerin gerçekleşmesi esnasında da ihtiyaç duyulacak. Artık operasyonun enkaz kaldırma aşamasına geldik. Acil dönemde elimizden geleni yaptığımızı düşünüyoruz.
İMDER ve İSDER Kurumsal İletişim Sorumlusu Elif Naz Altay:
“Düzenli İletişim ve Teknik Destek Çok Önemliydi”
İMDER ve İSDER Kurumsal İletişim Sorumlusu Elif Naz Altay , deprem bölgelerindeki çalışmalarda oluşturdukları kriz masasıyla birlikte yoğun bir iletişim faaliyeti yürüttüklerini belirterek şu açıklamalarda bulundu:
“Öncelikle beraber hareket etmek ve teknik destek çok önemliydi. Ticari hayatta birbirine rakip olan firmalar, deprem sahasında birbirlerine çok destek oldular. Biz hızlı bir biçimde dernek olarak AFAD’la koordinasyonu sağladık. Hızlı aksiyon alırken üyelerimiz de göreve hazır olduklarını belirttiler ve canı gönülden çalıştılar. İMDER ve İSDER Başkanlarımızın hem telefonla hem fiziki olarak maddi-manevi destekleri bizimleydi.
Her çalışma için WhatsApp grubu oluşturuldu
Kümülatif bir yaklaşım sergiledik. WhatsApp’ta ayrı ayrı operatör, teknik destek, makine gönderim ve canlı ihbar gruplarımız oldu. Gece gündüz vardiya sistemiyle çalıştık. Gelen ihbarları AFAD’a ve makine grubuna yönlendirdik. Makine grubu AFAD ile koordineli çalışmak zorundaydı. Makineler zarar gördüğü an teknik destek ekipleriyle irtibatı sağladık. 150’den fazla her markadan teknisyen sahadaydı. Her markanın temsilcisi bir diğer marka iş makinesine onarım ve parça tedariki sağladı.
İnsani yardımlara da destek verdik
Tamamen can kurtarmaya yönelik olarak ve faydamız olacak şekilde hareket ettik, halen de devam ediyoruz. Elimizden geleni de sonuna kadar üyelerimizle birlikte yapacağız. Ayrıca AFAD koordinatörlüğünde insanı yardımlarda da bulunuyoruz. Sadece enkaz bölgesiyle de kalmadık. İnsani yardım yapmak isteyen bakanlıkların yardım tırlarından malzemelerin indirilmesi için forkliftlerimizi ilettik. Ayrıca İstanbul’da belediyeler ve meslek okulları gibi oluşturulan yardım merkezlerine, yüklemelerde kullanılmak üzere forkliftlerimizden gönderdik.
Sektörün her paydaşının katkısı oldu
İMDER ve İSDER’in doğrudan gönderdiği makine sayısı 200’ün üzerinde olmakla birlikte, vinç ve diğer ekipman dernekleri ile firmaların katkılarıyla bu sayı çok daha arttı. Uluslararası kardeş derneklerimiz ve üye firmalarımızın genel merkezleri gerek maddi gerek manevi çok destek oldular. Ekipman ve pek çok desteğin önünü açarak teşvik ettiler. Bu noktada başkanlarımız da ulusal kanallara ve canlı yayınlara katılım sağlayarak destek çağrısında bulundular. Kısacası İMDER ve İSDER, yerli ve uluslararası iş ortaklarını bu afete karşı bir araya getirdi ve onların gücünü de yansıttı"